üç tane afişi vardı bu filmin, en uygununu bu gördüm.
nuri bilge ceylan filmlerine pek alışık olmayanlar için çekilmez olabiliyor bu film, olduğunu gördüm oradan biliyorum. benim nuri bilge ceylan filmlerinde en sevdiğim şeyler, diyalogların doğallığı ve elbette fotografik görüntüler. bunları aldığım zaman yetiyor bana açıkçası çünkü ortaya görsel bir şov çıkıyor resmen. bunda elbette nuri bilge ceylan'ın fotoğrafla olan ilgisini göz ardı edemeyiz. daha fazla fotoğraf görmek isteyenler için; http://www.nuribilgeceylan.com/ .
filmdeki tek müzik, evin annesinin telefonunun melodisi, o da yıldız tilbe. sanki koca filmde müzik olsa bu kadar etkili olmazdı gibi, o arabesk yaşam, kocası - yavuz bingöl- hapisteyken siyasete atılan adamla beraber olmak, sonra adamın kadını terk etmesi ve adamdan kopamayan bir anne. nereden bakarsan bak, yıkık dökük bir aile var bize sunulan. çocuğun okulu sallamaması, kavga etmesi, ölen bir küçük çocuk, hapisteki bir baba, aldatan bir anne, parasızlık.. bunların hepsinin üstüne bir de filmdeki o kaotik hava eklenince buhranlar basıyor bünyeyi, ki bence asıl istenen de buydu. işbu sebepten dolayı aksiyon isteyen, milyon dolarlar harcanmış görsel şölenler bekleyenler bu filmde istediklerini bulamadılar, ziyan değil.
üç maymun; görmedim, duymadım, bilmiyorum. siyasete girmek üzere olan birisi tarafından öldürülen biri var, paraya ihtiyacı olan bir aile babası, ve kalacak yere hasret çay ocağındaki garson. her cinayet bir alt tabakadakine kalıyor, her daim ezilen çimenler oluyor. ve evet dün filler ve çimen'i izledim.
diyaloglar ve oyunculuk o kadar doğal ki, sanki kamera yok gibi, yaşananlar da bir o kadar gerçek işte, çaycı çocuk ve hayatı ile ilgili en güzeli şurada anlatılmış durumda zaten; http://www.cs.rpi.edu/~sibel/poetry/poems/edip_cansever/cagrilmayan_yakup.html .
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder