.

Related Posts with Thumbnails

26 Ağustos 2009

oyunlarla yaşayanlar




servet: çünkü şimdi bütün gençler sanata karşı. kendini genç sananlar sanata karşı.
herkes sanata karşı. önce şiirden anlamı kaldırdılar, sonra müzikte melodiyi öldürdüler.
ya resim? çizgi çizmesini bilmeyenler hemen meşhur oluyorlar. sanatı öldürdüler!
emel: onun da pek yaşamaaya niyeti yokmuş demek ki.
---------------------------------------------------------------------------------------------------------------
coşkun: ...sanki bu adam daha önce çok başka bir iş yapıyordu. son günlerde herkesi birbirine karıştırıyorum zaten.
saffet: oyun yazmaktan olmuştur.
coşkun:belki de karıştırmıyorum. belki de insanlar aynı oyunları oynuyorlar, hayatları birbirine benzer oyunlarla geçiriyorlar.
saffet: ama biz başkayız, değil mi?
---------------------------------------------------------------------------------------------------------------
coşkun: emekli tarih öğretmeni, oyun yazarı
cemile: coşkun'un eşi
ümit: coşkun ve cemile'nin oğlu
saadet nine: cemile'nin annesi
emel: tiyatro oyuncusu
saffet: tiyatro oyuncusu, coşkun'un en yakın arkadaşı
servet: tiyatro sahibi
hikaye coşkun'un emekli olduktan sonra bir türlü sonunu getiremediği oyunların, servet-saffet-emel üçlüsü tarafından fark edilmesi ve bundan aldığı gazla coşkun'un ve hayatındakilerin hayatının değişmesini ve nihayet sonlanmasını anlatıyor.
oğuz atay kitaplarındaki "tutunamayanlar", arada kalanlar üzerine bir oyun, sergilenmesi de hayli sancılı geçmiş. önce kenterler oyunu sevmemişler, sonra oğuz atay değiştirmiş geri yollamış yine beğenmemişler, en sonunda oyunu devlet tiyatrolarına vermiş atay, oradan da bir sene boyunca ses çıkmayınca, ölmeden önce yakın arkadaşına oyunu geri çekmesini söylemiş ve nihayetinde oyun sergilenmiş öldükten sonra da olsa.
hikayeye geri dönersek, saadet nine cemil paşa'yı bekliyor sürekli ve oğul ümit ile saffet-coşkun ikilisi sürekli saadet nine'ye oyun oynuyorlar, ümit paltosunu giyiyor ve cemil paşa oluyor, hatta bu sayede evden kaçan saadet nine geri döndürülüyor, tabi bu sayede demek ne kadar doğrudur bilmiyorum çünkü evden gitmesinde de cemil paşa'ya duyduğu özlem yatıyor biraz da. coşkun oyunlar yazmaya devam ediyor, servet - tiyatronun sahibi- yerli oyuna ihtiyaçları olduğundan bu hikayelere önem veriyor. bu da coşkun'un daha da gaza gelmesine ve ailesinden kopmasına neden oluyor çünkü bu arada oyunlar içinde yaşarken emel ile de yakınlaşıyor. ve evden gitmeye karar veriyor.
bunu birkaç defa denese de en sonunda gidiyor evden, saadet nine öldükten sonra, emel'e gidiyor, emel pek gönüllü olmayınca tiyatroya gidiyor, sahnede saffet varken ben burada ölmeliyim, tüm tiyatrocular gibi sahnede ölmeliyim! diyor ve ölüyor.
saadet nine öldükten sonra, coşkun'un konuşmaları bence oyunun en güzel yerleri. eylembilim'de de benzer şekilde bakılmış olaya, ölümle iç içe yaşamamız ve bundan dolayı çok sarsılmamamız için saadet nine'yi bahçeye gömmeyi öne sürüyor ve diyor ki; " bizim sokaklarda da şöyle iki hanelik şirin bir mezarlık olsaydı...ve her gün işimize giderken kavuklu ya da sarıklı bir mezar taşıyla merhabalaşsaydık...ve çok ihtiyar bir kadının çok gecikmiş ölümü bizi böyle sarsmasaydı".

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder