.

Related Posts with Thumbnails

13 Eylül 2009

the last days


gus van sant filmi, gerçi film demeye dilim varmıyor.

genelde burada sevdiğim şeyleri paylaşıyorum ama bu film üzerinden kurt cobain'e ufak bir geçiş yapacağız. filmin konusunu bilmeyen ya da kurt cobain'e ilgi duymayan birisinin bu filmi bitirmesi imkansıza yakın. yönetmenin gus van sant olması dahi hiçbir şey değiştirmiyor. ortaokul-lise yılları kurt cobain'le geçmiş olan beni bile bunalttı film, zaten bunaltması için yapılmış falan demeyin bambaşka bir şey bu.

filmde hemen hemen hiç replik yok, sadece hikayeyi bildiğiniz için ortamlara, davranışlara dikkat ediyorsunuz, bunlar bir şekilde olmuş gibi ama gereksiz uzatılan yerler var ve gerçekten koca film bittikten sonra "ee?" diyorsunuz. burada michael pitt'i takdir etmemek elde değil, belli ki epey uğraşmış, gayet de güzel oynamış. sigara yakışı, sigarayı tutuşu, yürüyüşü vs kurt'e hayli benzemiş. filmin sonunun kurt'un kendini öldürmesiyle değil de baska bir sonla bitmesini tercih ederdim ben çünkü ben de milyonlarca insan gibi kurt'un kendini öldürdüğüne inanmıyorum. bunca spekülasyon ve hatta kanıt bile sayılabilecek şeyler varken filmin öyle bitmemesi çok daha güzel olurdu. gerçi courtney'in son haliyle, cezasını zaten çekiyor olduğuna inanıyorum ben ama yine de yeterli değil.


kurt cobain benim ilk sigara arkadaşımdı, evde kimse yokken masamın karşısında asılı olan hayvani postere bakıp sigara çıkartırdım ve karşılıklı içerdik. bir sene böyle geçti bu, sadece onun karşısında müzikle sigara içtim, sonraları üniversite geldi ve işler değişti ama o sigaraların, o yükselen dumanların keyfini bir daha alamadım. kirk hammett'ın da dediği gibi gelmiş geçmiş en etkileyici müzisyen olabilir kurt cobain, yanına birkaç kişi daha eklerim gerçi ben ama üstüne ekleyemem. şimdi dream theater, pink floyd falan dinliyoruz da adamlar konuşturuyorlar aletleri gerçekten de ve muhteşemler ama nirvana'da yoktu bu, yani ben hemen her şarkısını çalıyordum zamanında, üç akor ile biterdi şarkılar ama bir o kadar da etkileyicilerdi, benim gözümde bu bile kurt'un ne kadar özel birisi olduğunu kanıtlar bir şey. çoğu kişinin manasız bulduğu o çığlıklar, ki çığlık atmak ayrı bir sanat sanırım, size çok anlamlı gelebiliyor, belki anlam katmak istediğinizden, belki de hikayeyi bildiğinizden o isyanı duyuyorsunuz onların içinde.

kurt'un yaşadığı zor bir yaşamdı tabi, ufaklığından itibaren, annesiyle babasının ayrılması, aberdeen'de büyümesi, ki kendisi orada hiçbir şeyin olmadığını öğle saatlerinde herkesin sarhoş dolaştığını söyler, sonra arkadaşları, aşkları.. her şeyinde bir sıkıntı vardı. bu da o köprü altlarında şarkılar yazmasına sebep oldu, iyi de oldu sanırım, en azından nefes alabiliyordu bizim gibi. sonra bir gün krist'e şarkılarını çaldı ve nirvana'nın temeleri atıldı. 27 yaş lanetinin bir başka kurbanı kurt cobain, bu konuda diyecek başka bir şeyim yok.

unplugged in new york konserinde where did you sleep last night'ı söylerken, gözleri kapalıdır kurt'un ve sonra bir anda açar, karşısında korkunç bir şey görmüş gibi, o mavi gözlerini, inanılmazdır, tıpkı evinin hemen üstündeki bankta yazanlar gibi her an daha da fazla hissedilendir. dediğimiz gibi belki muhteşem sololar falan yazmadı ama hem müzik tarihini hem de o dönemin ve dahi bu dönemin gençleri üzerinde çok büyük etkisi olmuş birisidir, ilk sigara arkadaşımdır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder