izlediğim en güzel filmlerdendir karşı pencere. sadece müzikleriyle değil, çekimleriyle, konusuyla, o konuyu anlatışıyla bir başkadır.
filmden daha çok öne çıkan müziklerinin olması yadırgayacağım bir şey değil çünkü gerçekten yapılmış en güzel soundtracklerden biri karşı pencere'ninki. her şeyden kısa özet olarak bahsettiğim gibi bundan da bahsedeyim ama önce ferzan özpetek filmlerini biraz incelemek lazım sanırım. hamam'da da cahil periler'de de eşcinsel aşklar işlenmişti, karşı pencere'de de hiç beklemediğiniz şekilde hayat buluyor bu, yaşlı amcamız zamanında nazilerden birçok kişiyi kurtarmış ve fakat sevdiği kişiyi kaybetmiştir, onun da adı simione'dir. yahudi olduklarından ve toplumun o zamanlar pek de - ki hala öyle ne yazık ki-, eşcinsel ilişkileri kaldıracak durumda olmadığından çeşmenin yanındaki kayanın arasına mektupları koyarak haberleşiyorlar. yıllar sonra bununla yaşamaya başlıyor amcamız, ve birgün sokakta bununla karşılaşan ailemiz de onun hayatından kopamıyor.
ailenin annesinin sanem çelik'in yabancı versiyonu olduğunu belirttikten sonra, çok çok güzel olduğunu da söylemem gerekiyor, inanılmaz çekici, rolü de muhteşem oynamış. bu hanım ablamız karşı apartmanda oturan adamı pencerede izliyor ve o adam da bunu. ve bir süre sonra birbirlerine aşık oluyorlar fakat anne, elinde olmasına rağmen ailesini seçiyor yaşamak için, bir vazgeçiş var. tıpkı amcamızın sevdiğinden vazgeçip, onlarca insanın hayatını kurtarması gibi.
onlarca insanın hayatını kurtarıyor ve böylece ailenin annesinin de kendi hayatını kurmasına/yaşamasına pasta yapmasına vesile oluyor. tadı damakta kalan bir film gerçekten, izlemeyenler izlemeli, bir kez daha izlemeli.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder