02 Mayıs 2010
ve hipopotamlar tanklarında haşlandılar
jack kerouac ve william burroughs'un birlikte yazdıkları kitap gerçek bir hikayeye dayanıyor. bir arkadaş topluluğunda platonik olarak kendi cinsine - ki bu size ne kadar yabancı değil mi?- aşık olan ramsay allen'ı öldüren phillip tourian'ın cinayetini konu alıyor. artık allen'ın ilgisinden bunalan phillip'in bir gece başbaşayken allen'ın alnına baltayı vurması ve apartmandan aşağıya atmasıyla hikaye bitiyor.
dediğimiz gibi hikaye gerçeklere dayanıyor, bu cinayeti sakladıkları için jack ve william gözaltına dahi alınmış. olay 1944 yılında gerçekleşiyor fakat bundan birkaç yıl öncesine kadar basılmamıştı, bunun nedeni de kitapta türk asıllı olarak kimliği saklanan phillip'in yani lucien carr'ın hala yaşıyor olması ve yaşarken bu hikayenin basılmasını istememesi. neyse lucien iki sene hapis yattıktan sonra paçayı kurtarmış bir şekilde. kitap ikili tarafından yazıldı dedik, iki kişinin gözünden görüyoruz dolayısıyla. mike ryko kısımlarını jack kerouac, will dennison kısımlarını ise william burroughs yazmış.
kısaca hikaye şöyle myke ryko phillip'i gemide çalışmaya ikna eder. bu süreçte parasızlık ve alkol içinde günler geçer, her gün başka yerlerde yatılır. bu arada ramsay'in phillip'e olan ilgisi iyice çekilmez hale gelir, bunun üzerine gemiye phillip'in yanında gitme ümitleri de ortaya çıkınca cinayet kaçınılmaz olur, mu?
şöyle de birkaç şey var aralardan çıkan;
"herkes sanatçı olmalı" diyordu phillip, "mutlak toplum tam bir sanatçı toplumu olmalıdır. sanatçı vatandaşlardan her biri kendi ruhsal çemberini tamamlamalıdır." s.31
"barmenlik günlerimde yaşadığım bir hissi, bir tımarhanedeki tek aklı başında insan olduğum hissini tekrar yaşamaya başladım. kendinizi üstün değil depresif ve ürkek hissettiriyor, çünkü iletişim kurabileceğiniz kimse olmuyor. o zaman eve gitmeye karar verdim.." s.73
- gemiye işçi seçen sendika ile ilgili ryko'nun söyledikleridir;
" "psikolojileri şu ki", dedim, " gemilere mümkün olduğunca çok sayıda kafası çalışan liberal binsin istiyorlar, dogmayı yaysınlar ve saf beyinsizleri işçi sınıfının sözcülerine dönüştürsünler diye. bize resmen "dogmayı yayın çocuklar" diyorlar."
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder