.

Related Posts with Thumbnails

21 Kasım 2009

the division bell



muhteşemdir, yani şöyle diyeyim, muhteşemdir.

diğer muhteşem pink floyd albümlerinden biraz farklı ve benim için biraz daha önde. roger waters'sız bir albüm, daha fazla david gilmour var, bence iyi ki de var. böyle yumuşak, pürüzsüz bir tat bırakıyor gerçekten de insanda. yukarıdaki albüm kapağındaki metal kafalar üçer metreden oluşuyor, hala daha bir yerlerde sergileniyormuş, ikisinin arasında görünen de katedral. albümün ana teması iletişimsizlik elbette, şarkı adlarından ve sözlerden de gayet anlaşılıyor bu, hal böyle olunca metal dudaklar arasındaki dört noktanın aralarındaki iletişimi ya da iletişimsizliği simgelediğini görmek pek de güç değil.

bu dört nokta bana dört kişiyi/kişiliği de temsil ediyor gibi; david, nick, richard ve roger. belki de bir tanesi syd olabilir, bana öyle geliyor, sanki buralarda da bir gönderme var gibi. albümün adının hikayesi de enteresan, isim bulması için douglas adams'a gidiyorlar ve o da alacağı parayı gergedanları koruma projesine yatırmaları kaydıyla bu öneriyi kabul ediyor ve the division bell doğuyor.

bunlar işin hikaye kısımları biraz, şarkılara gelirsek, klasik tabirle her biri diğerinden güzel. böyle bi odada muhteşem bir ses sistemiyle günlerce dinleyeceksin bu albümü. marooned inanılmaz bir parça, grammy ödülü almışlar bunla zaten. cluster one olsun, poles apart olsun, coming back to life olsun ve elbet bir high hopes olsun muazzamlar gerçekten de. yani high hopes diyoruz zaten, daha ne olsun.

hala daha dinlemeyeniniz varsa dinlesin, başka da bir şey demiyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder