.

Related Posts with Thumbnails

12 Ekim 2009

1933 berbat bir yıldı



muhteşem bir john fante kitabı daha.

bu adamda çok farklı bir şey var, o kadar içine sokuyor ki okuyanı, o kadar derinlemesine hissettiriyor ki durumları, her kitabına daha çok bağlanıyorum. tozlu tozlu.

bu kez fante arturo bandini değil, dominic molise. colorado'nun roper kasabasında henüz on yedisinde bir genç, babası taş örüyor, mevsim kışa döndüğünde de muhteşem oynadığı bilardo ile eve birkaç dolar getiriyor. bunun dışında mutsuz bir anne ve sürekli amerikan sistemini kötüleyen bir babaanne var evde, ve kardeşler. dominic beysbol oynuyor, bir atıcı, muhteşem bir sol kolu var, dominic'in kararlarına yön veren bir kol. elbette molise'nin hayali babası gibi taş örmek değil, çok ünlü bir beysbol oyuncusu olmak. buna ulaşıyor mu, ulaşamıyor mu tam olarak bilemiyoruz, kitap tam tamamlanmamış, ben yaptığını düşünüyorum.

birgün kenny, ki kendisi dominic'in en yakın arkadaşı, bir beysbol oyuncusu ve zengin bir ailenin çocuğu, dominic'e buralardan gidip chicago cubs'ta şansımızı denemeliyiz diyor ve bunun için 50 dolara ihtiyaçları olduğunu söylüyor. eve zaten giren üç beş dolarken bu para inanılmaz geliyor tabi ki dominic'e, para da isteyemiyor. aklına babasının külüstür ama işini gören karıştırıcısı geliyor, ki baba bununla rahatça taş örüyor. kenny'i kandırıp bunu çalmaya ve satmaya çalışıyor, tabi bu arada ilk kontratımla en yenisinden alacağım deyip kenny'i kandırıyor ama satamıyor tabi ki içi rahat etmiyor ki kenny de yarı yolda bırakıyor zaten dominic'i. karıştırıcıyı eve geri getirirken babası görüyor ve anlıyor satmaya çalıştığını, sert biri olmasına rağmen bir şey demiyor ve dominic'in ısrarcı hali nedeniyle ona dışarı pek vurmadan yardım etmeye çalışıyor. dışarı çıkıyor baba ve 25 dolarla eve geliyor, elimden gelen bu diyor.

dominic kalanını kenny'den istemeye karar veriyor, sonuçta bütün parayı istemeyeceğini düşünüp rahatlatıyor kendini fakat kenny'lere gidince babası evden kovuyor dominic'i. sokaklarda boş boş yürürken babasının karıştırıcısını bir arabacıda görüyor, yanına gidiyor, bunu almak istiyorum diyor, 20 dolar veririm, hayır diyor satıcı, 25 veririm diyor dominic, yine hayır cevabını alıyor, 40 veririm yeter ki sat diyor, cevap aynı. dominic karıştırıcıya sarılıyor, ağlıyor, öpüyor ve kitap şu sözlerle bitiyor;

sarılıp ağzımla öptüm ve ağladım babam için, bütün babalar için; oğullar için de, böyle bir zamandan hayatta oldukları için; ve kendim için, çünkü artık kaliforniya'ya gitmekten başka çarem yoktu; sözüme sahip çıkmak zorundaydım!

son olarak kenny'nin kız kardeşinden hoşlanan dominic'in şu diyalogu ile bitireyim -syf:69-

- kaç yaşındasın? diye sordu.
- yeterince yaşlı. yaşın önemi yok.
- on yedi önemlidir. on yedi yaşındasın değil mi?
- neredeyse on sekiz.
- konu açılmışken, sen kaç yaşındasın?
- yirmi üç.
- çok yaşlı sayılmaz.
- ne için çok yaşlı sayılmaz?
- yani, yaşlı bir kadın değilsin.
gülümsedi. senin için fazlasıyla yaşlıyım, dedi.
bir şey söylemedim ama aynı fikirde değildim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder