.

Related Posts with Thumbnails

25 Ekim 2009

filmekimi



pek de iç açıcı olmayan bir organizasyondu.

şimdi iyi güzel filmler var fakat sorunlar da yok değil. özellikle altyazı olayı tam bir felaketti, filme gömülü olmayanlarda çoğu replik çevrilmemiş ve çevrilenlerde de 10-15 sn. kadar bir senkron kayması vardı, ki bu filmin izlenebilirliğini çok düşürdü.

galaların normal filmlerin 5 katı olması gibi bir saçmalığı tartışmayacağım ama en azından onlarda biraz daha özenli olabilirdi altyazı olayları, beyaz bant'ta bembeyaz sahnelerde beyaz altyazı olmamalıymış mesela. yani 3,5 tl'ye güzel filmler izlemek, yeni insanlarla tanışmak.. bunlar hep güzel şeyler ama biraz daha özenli olunabilirdi.

festivalde galalar haricinde en elle tutulur filmlere gelirsek bence şunlardı;

- gel porno çevirelim (humpday)
- londro nehri (london river)
- politeknik (polyechnique)
- cennet batıda (eden a l'ouest)

hazır yeri gelmişken emek sineması hakkında da birkaç şey söyleyeyim, orada film izlemek çok keyifli, reklamlarda ve boşluklarda tavanları seyretmek çok ayrı bir keyif veriyor, filmlerden alışığız ya nazi dönemi sinema salonlarına işte öyle..

biraz da müziklerden bahsetmek lazım sanırım, benim en sevdiklerim şark oyunlarının ve bir de moon'un müzikleriydi, ki yanılmıyorsam clint mansell'in imzasını taşıyordu. daha hatırlanabilir bir biçimde söylersek requiem for a dream ve the fountain'in eşsiz müziklerini yapan arkadaş idi kendisi.

filmler hakkında tek tek yorumları belki ilerde yaparız şimdilik bu kadar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder