.

Related Posts with Thumbnails

24 Ekim 2010

persona






kesinlikle izlediğim en estetik ve vurucu filmlerden biri oldu persona, neden bu kadar geç kalındı bilmiyorum. her sahnesi ayrı ayrı değerlendirilebilir ve öyle bir kere izledikten sonra sileceğiniz bir film değil kesinlikle. bir saati geçen filmlerden sıkılan beni zaten en basta 1.19'luk süresiyle hoşnut kıldı fakat bazen öyle oluyor ki film üç saat sürsün isteyebiliyorsunuz, persona işte onlardan biri. iki farklı kadının bir olmasıyla bizi düşünceler arasına bırakıp kaçıyor. biri hemşire olan alma, diğeri ise oyuncu olan elizabeth'in hayatları kesişiyor. oynamaktan kaçıp gerçekliğe dönen elizabeth, alma'ya ve daha çok da alma hep hayranlık duyduğu elizabeth'e dönüşüyor. alttaki fotoğrafta da elizabeth'in eşiyle iki kişilik bir olup konuşuyor, elizabeth alma'nın elini alıp kocasının yüzüne sürüyor. daha güzel nasıl anlatılabilirdi bilmiyorum.

ikinin bir olması da üstteki iki fotoğrafta, her şeyin bir rüya -gibi- olması ve ayna ya da bizim karşımızda birbirlerine sarılıp saçları aralarında kaybolmaları filmin en estetik sahnesiydi belki de. izlemeyenler kesinlikle izlemeli, bir kere de değil sonra da etrafta yazılıp çizilenler okunmalı, kesinlikle izlenip geçilebilecek bir film değil.

3 yorum:

  1. "Sesin her tonu bir yalan, her davranış bir aldatmaca, her gülümseme aslında yüz ekşitme. İntihar etmek mi? Oh, hayır! Korkarsın. Ama konuşmayı reddedebilirsin."

    eşine rastlanmayacak kadar mükemmel bir görselliğe sahip, diyalogları tekrar tekrar dinlenip düşünülesi.
    canım bergman,persona.

    YanıtlaSil
  2. sesin her tonu bir yalan ya, o yüzden değil midir rol yapmayı, konuşmayı kesip sessizliğe bürünmesi.

    YanıtlaSil
  3. ondan suskunuz yani. konuşamadığımızdan değil oysaki.

    YanıtlaSil