.

Related Posts with Thumbnails

29 Aralık 2010

mio fratello é figlio unico


filmde son dönem italyan sinemasından ufak ufak parçalar var.

riccardo scamarcio'u - ki kendisi dünyalar güzeli-  ferzan özpetek'in serseri mayınlar'ından ve sanıyorum ki 2009'daki film ekimi idi, cennet batıda'dan tanıyoruz, bu filmde de en az oradaki kadar gerçekçi bir oyunculuk sergiliyor.

filmde ferzan özpetek'i çağrıştıran tek şey riccardo değil, kendisi kız arkadaşıyla sevişirken küçük kardeşin sesleri duymamak için açtığı radyoda çalan şarkı da bizi karşı pencere'ye götürüyor.

bir başka ufak geçişi ise ilk iki dakikada görünen kilisedeki papazdan yani ascanio celestini'den yapıyoruz. bu sene italyan film festivali kapsamında türkiye'ye geldi ve la pecora nera filmiyle izleyicilerle buluştu. oradaki söyleşide ve filmde - tımarhanede yetişen bir çocuğun ,ki kendisi oynuyor bunu,  yaşamı var - adamın politik duruşunu ve sosyal duyarlılığı gayet açıktı zaten. bu filmde karşıma çıkması garip oldu. garipsenecek bir şey değil tabi çünkü filmde ülkemizde de olan sağ-sol çatışmalarının aile ve toplum içindeki yansımaları gösteriliyor.

bir şekilde fark edilmek için uçlarda yaşayan küçük kardeş, önce faşist oluyor sonra araştırıp bunu bırakıyor ve sol hareketlere katılıyor, en sonunda ise ikisinden de kopup zamanında çokça sorun yaşadığı ailesine ve çevresine yardım ediyor.

bu konular ajitasyon ve seyirciyi sömürmek için ideal konular fakat bu filmde ne güzel ki bunlar yok, gayet sade bir şekilde bir durumu bize yansıtıyor.

bol ödüllü bir film, vakit varsa izlenmeli.

20 Aralık 2010

le fate ignoranti


per i nostri sette anni insieme, 
per quella parte di te che mi manca
e che non potrò mai avere, 
per tutte le volte che mi hai detto non posso, 
ma anche per quelle in cui mi hai detto ritornerò...
sempre in attesa, 
posso chiamare la mia pazienza amore ? 
la tua fata ignorante...

ay yeşil kavak ağaçları


hiç de mi bulut görmemiş sırtın
soyup derimi
kutsal gövdene sarmışım
giydirmişim seni kendimle

"

şimdi hangi kıyıya gidip oturmalı bununla
hangi odaya çekilmeli
bütün kıyıları dolu çağımın
bütün odaları dolu

yağmurlu
sırılsıklam
bir gün
iyice anımsıyorum
kimseler yoktu
her duyguya açık bir limandı yüreğim
tutup
yalnızlığı
benimsedim.

"

12 Aralık 2010

gidiyorum bu



annemi özledim.özlemi anniyorum.anlıyorum zenit bana ne söylediydi,hatırlanamıyor.kurumlar ve kuramlar beni anneme üzüyor.bende şiir yazabilme kaabiliyeti varmış,öyle söylüyorlar.ne dediğimi bilmemek istiyorum.boş başıma dolaşmak istiyorum.sosyalleşmek istememek gibi bir hak tanınmak istendiriliyorduğum.sahipsizim.sonra sokokta dolaşırken her şeyi rasyonalize etmek durumunda kalıyorum.bazı kediler rasyonalize olmak istemiyorlar.annem rasyonel ne demek,ağlamıyor.kendimi bana bırakmak istiyorum.annemi özlediğim için kızlardan uzak duruyorum.kızlar bana yaklaşmakda zorluk çekiyorlar.köfteci de öyle.o da bana yaklaşmakda zorluk çekiyor.canım akşamları daha çok sıkılıyor.annem daha çok.akşamları hava siyah oluyor.havaya bakıyorum.hava bana bakıyor.bana salık verilecek sevgiliyi doğrudan reddetmek durumundayım.kızlar bana önem vermemek konusunda tutarlılar.köfteci de öyle.o da bana önem vermemek konusunda tutarlı.annemi özleyince,annem yok ya hani,bölece hayati'ye bakıp,hayati'ye bakıyorum işte.yani şey oluyor.hayati benim hayatımda etkili bir yere sahipmiş ben de hani hayati'ye bakıyorum ya,hah,işte hayati'nin yani şey.sonra dışarı bakınca bir küçük irrasyonel kedi görüyorum.kedi bana aç aç bakıyor.ben ona artık annemi özlediğim için konuşmakmak istemediğimi ancak rasyonel anne kedisiyle gidip korkunca istemediğim kitaplar okuyup anlamadığım annelere saygı duyuyorum.ataya saygı hamurumun içinde varmış.benim hamurum orda.annem beni sevip özler.ben de böylece peşinden gidemem.sonra annemi de rasyo...neyse...

11 Aralık 2010

angel-a


- anlasana beceriksizin biriyim ben.. gökyüzünden bile melek diye bir kaltak gönderiyorlar.



-Hadi aynaya bak. Ne görüyorsun?
-Aynaya bak dedim. Ne görüyorsun?
-Şey var. Güzel bir kız.
-Teşekkür ederim.
Peki onun yanında ne görüyorsun?
-Bilmiyorum
- Güzel. Gelişme var.
- Öyle mi dersin?
-Evet. Eskiden sadece bir
serseri görüyordun.